Gerçek dünya varlıklarının kripto varlıklar ile ilişkisinin Türk Hukuku açısından irdelenmesi

Gerçek dünya varlıkları ile kripto varlıkların ilişkisi son dönemlerde oldukça gündemde olan konulardan birisidir ve kripto varlıkların hayatımızda kaplayacağı alan için de belirleyici olacaktır. Bu sebeple, blokzincir teknolojisi ile gerçek dünya varlıklarının buluşması bir yana, bir de kripto varlıklar ile gerçek dünya varlıklarının buluşmasının tartışılması gerekmektedir. Bu yazıda, gerçek dünya varlıkları ile ilişkili olan kripto varlıkların Türk Hukuku ile sınırlı olarak Sermaye Piyasası Mevzuatına tabi olup olmadığı irdelenmiştir.

Kripto varlıklar, son yıllarda finans dünyasında da büyük ilgi görmekte, gün geçtikçe farklı formlarla temasa girmektedir. Bu temasın sebebi aslında yeni türev ürünler açısından tıkanmış olan sermaye piyasası dünyasına yepyeni kapılar açan ve daha da açabilecek olan kripto varlıkların potansiyelidir.

Türk Hukuku, kripto varlıkları özel bir yasa ile düzenlememektedir. Bu sebeple bakılması gereken yer genel yasalar ve düzenlemelerdir. Kripto varlıklar, tüm dünyada kamu otoriteleri tarafından, geleneksel finans enstürmanlarına benzeştirilmeye çalışıldığı için de ilk akla gelen ya da en çok benzeşen yer sermaye piyasası araçlarıdır.

Sermaye Piyasası Kanunu’na göre sermaye piyasa araçları, menkul kıymetler ve türev araçlar ile yatırım sözleşmeleri de dâhil olmak üzere Kurulca bu kapsamda olduğu belirlenen diğer sermaye piyasası araçlarını ifade etmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere Kanun bu noktada Sermaye Piyasası Kurulu’na sermaye piyasası aracı belirleme yetkisi vermiştir. Günümüzde ise henüze Sermaye Piyasası Kurulu tarafından kripto varlıklara yönelik bu yönde bir karar verilmemiştir. Bu tanımın örneklendirilmesi de konunun anlaşılması için önemli olacaktır. Buna göre;

Menkul kıymetler: Pay senedi, tahvil, bono, varlık teminatlı menkul kıymetler, ve türev araçlar ve benzeri,

Türev araçlar: Vadeli işlem sözleşmeleri, opsiyon sözleşmeleri, swap (takas) sözleşmeleri ve benzeri,

Yatırım sözleşmeleri: Yatırım fonları, bireysel emeklilik planları ve benzeri olarak örneklendirilebilir.

Bir ürünün sermaye piyasası aracı olarak değerlendirilebilmesi için bazı kriterlerin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu kriterlerden en önemli 3 tanesi aşağıdaki gibidir:

  1. Değer Dayanağı:
  2. Sermaye piyasası aracı, değerini ihraç edenin mali durumuna veya faaliyetlerine veya herhangi bir varlığa dayandırmalıdır. Bu varlık, somut bir varlık (gayrimenkul, altın) veya soyut bir varlık (patent, telif hakkı) olabilir.

  3. Getiri Potansiyeli:
  4. Sermaye piyasası aracı, kâr payı, temettü veya faiz getirisi sağlama imkânı vermelidir. Bu getiri, sabit veya değişken olabilir.

  5. Devredilebilirlik:
  6. Sermaye piyasası aracı devredilebilir olmalıdır. Yani, yatırımcılar bu aracı alıp satabilmelidir.

Bu kriterleri sağlayan bir ürün, mevzuat karşısında pekala sermaye piyasası aracı olarak kabul edilebilecektir ve bu durumda da Sermaye Piyasası Kurulu’nun ve Sermaye Piyasası Kanunu’nun denetimine tabi olacaktır. Dolayısıyla gerçek dünya varlıkları ile ilişki içerisinde bulunan bir kripto varlığın hukuki statüsünü tayin amacıyla ayrıca bir yasa çalışmasına gerek bulunmamaktadır. Sermaye Piyasası Kurulu tarafından bu konuda yapılacak bir değerlendirme yeterli olacaktır.

Bu noktada kripto varlıkların genel olarak tek bir kategori altında birleştirilmesi  konunun yanlış değerlendirilmesine sebebiyet verebilir. Bir kripto varlığın sermaye piyasası aracı olup olmadığının hukuki olarak nitelendirilebilmesi için ilgili kripto varlığın akıllı sözleşme tasarımından kullanım alanlarına kadar geniş bir yelpazesinin hukuken irdelenmesi gerekmektedir. Bu yüzden de her kripto varlık kendi özelinde değerlendirilmeli, genel bir kategorizasyona tabi tutulmamalıdır.

Kripto varlıkların sermaye piyasası aracı olarak kabul edilmesi, birçok önemli sonucu beraberinde getirecektir. Bir kripto varlık sermaye piyasası aracı olarak kabul edilirse;

  • Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) denetimine tabi olacaktır.
  • Kripto varlık ihracı için SPK’dan izin alınması gerekecektir. Aksi halde izinsiz ihraç gündeme gelecektir ki bu durumda da hem hukuki hem cezai müeyyidelerle karşılaşılması riski gündemdedir.
  • Kripto varlık yatırımcıları, SPK tarafından belirlenen yatırımcıyı koruma düzenlemelerinden yararlanabileceklerdir.
  • Kripto varlıklarla ilgili işlemler, SPK tarafından lisanslandırılmış kurumlar aracılığıyla yapılabilecektir.

Netice olarak, kripto varlıkların gerçek dünya varlıklarına bağlantılı olma özelliği, sermaye piyasası aracı olarak değerlendirilmelerinde önemli bir rol oynayacaktır. Kripto varlıkların, sahiplerine ve/veya yatırımcılara sermaye piyasası araçlarına özgü haklar vermesi durumunda, bu varlıklar yatırımcılar tarafından daha fazla kabul görecek ve sermaye piyasalarının gelişmesine de katkıda bulunacaktır. Ancak bu noktada otoritenin de bu gelişimleri desteklemesi son derece hayati bir önem arzetmektedir.

Bu içerik en son 28 Şubat 2024 tarihinde güncellenmiştir.

Av. Mehmet Türkaslan

Mehmet Türkarslan, 2009’da Ankara Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 2010-2013 yılları arasında çeşitli hukuk bürolarında çalıştıktan sonra 2013 Ağustos’unda Türkarslan Hukuk Bürosu’nu kurdu. Ticaret hukuku, şirketler hukuku, teknoloji hukuku, icra hukuku ve ceza hukuku alanlarında çalışan Türkarslan, aynı zamanda Paribu’nun hukuk müşaviridir.

 

MOBİL UYGULAMAMIZI İNDİRİN