Yeni bir evren doğuyor: Metaverse | BlokGezgini #5

Metaverse, son günlerde en çok konuşulan konulardan biri. Özellikle Facebook’un bu konuda boyut atlaması ve onunla ilgili yaptığı lansman ile gündemin baş sıralarında yerini aldı.

BlokGezgini

Peki, nedir bu Metaverse?

Öte anlamına gelen ‘meta’ ve evren anlamına gelen ‘universe’ kelimelerinin birleşmesinden oluşan bir kavram Metaverse. Türkçede ‘evrenin ötesi’ anlamına geliyor.

Fiziksel dünyada yaşadığımız, deneyimlediğimiz şeyler de dahil, akla gelen her gerçekliği kapsayan dijital bir evren olarak tanımlayabiliriz. Gerçek anlamıyla bu zamana kadar bildiğimiz tüm evrenlerin ötesinde bir yer.

“Herkesin metaverse’ü kendine!” diyebileceğimiz bir oluşumdan bahsediyoruz aslında. Kendinize ait bir evren yaratıp orada istediğiniz şekilde, istediğiniz insanlarla, istediğiniz standartlarda yaşamanız mümkün.

Böyle bir deneyimle gerçek hayattaki kimliğiniz ve yaşamınız sizi mutsuz edebilir hatta depresyona da sürüklenebilirsiniz. Sert bir açıklama oldu belki ama gerçeklik payı var. Tabii kontrol elinizde olduğu sürece her iki evren de size keyiften başka bir şey vermeyecektir. İşin hassas çizgilerinden biri de bu: kontrol. Fakat bu da başka bir yazı konusu, şimdi Metaverse’ü mercek altına alma vakti!

Metaverse nereden geldi, nereye gidiyor?

Aslında bu kavram, ilk kez 1992 yılında Neal Stephenson tarafından yazılan bilim kurgu romanı ‘Snow Crash’te geçti. Yani, yeni duyduğumuzu düşünsek de blokzincirden bile eski bir kavram.

Romanda adını duyuşumuzun ardından pek çok kişi tarafından unutulmuş olsa da oyun dünyasında çoktan kendine yer bulmuştu Metaverse. Player Unknown’s Battlegrounds oyununun Prologue serisinde yaratılan Artemis sanal evreni, Metaverse kavramına en uygun örneklerden biri.

Beeple’ın 69 milyon dolara satılan “Everydays: The First 5000 Days” isimli NFT eseri, Metaverse’ün bir parçası hâline gelenlerden.

Nasıl mı?

“Everydays: The First 5000 Days”i satın alan dijital sanat koleksiyoncusu MetaKovan, ‘The Souk’ adını verdiği dijital sergide, farklı NFT eserlerle birlikte sergiledi. Aynı sergi içinde konuşma, konser gibi etkinliklere de yer verildi. Daha da önemlisi bu sergi alanı, gerçek mimarlar tarafından tasarlandı ve dijital bir evrenin parçası olarak hayat buldu.

Etkinlikler, galeriler, oyunlar bir yana ülkeler de metaverse kavramıyla ilgilenmeye başladı. Güney Kore hükümeti, bir metaverse ittifakı kurduğunu ve bunu, sanal ortamlardaki etik problemleri çözüme kavuşturmak için oluşturduğunu duyurdu. Dünya devletlerinden birinin bu hamleyi yapması, metaverse’ün etki gücünün büyüklüğünü de gösteriyor diyebiliriz.

Peki Facebook neler yapıyor ya da Meta mı desek?

Metaverse’ün gündemin merkezinde olmasının en büyük sebebi Facebook. Geçtiğimiz günlerde gösterişli bir lansmanla adını ‘Meta’ olarak değiştirdiğini duyuran Facebook, ismiyle birlikte teknolojisini de değiştirdiğini belirtti.

Heyecan ve merakla karşılanan bu haberin geçmişi, aslında oldukça uzun. 2014 yılında Facebook, Metaverse’ün temellerini atmak için 2 milyar dolara Oculus VR şirketini satın aldı. O günden beri de iki şirket güçlerini birleştirip Meta’yı yaratmak için çalışmaya başladı.

Oculus’un satın alınması, “Meta’da her şey VR gözlüklerle mi deneyimlenecek?” sorusunu akıllara getiriyor. Ancak yanıtı henüz kimse bilmiyor. Eğer öyle olursa yalnızca VR gözlük alabilecek ekonomiye sahip kişiler mi Meta’yı deneyimleyebilecek, evrenlerin ötesi denilen dünyada da mı ekonomik ayrımcılıklar yaşanacak gibi sorular da peş peşe kafamızı kurcalıyor. Net açıklamalar gelene kadar da kurcalamaya devam edecek gibi…

Facebook, Meta’yı geliştirmek ve hayata geçirmek için her yıl 5 milyar dolara mal olacak bir yatırım planı oluşturdu. Bu planları da Reality Laps adını verdiği şirketi üzerinden yürütüyor. 7 sene süren çalışmaların sonucu, henüz neyin, nasıl ya da ne şekilde olacağına açıklık getirmese de başarılı denilebilecek Meta lansmanı oldu.

Detaylar verilmese de Metaverse tanımından yola çıkarak oluşturulan tahminlere göre; Meta’da profilimizdeki arkadaşlarımızla alışverişe gidebilecek, NFT koleksiyonlarını ya da ürünlerini sanal avatarımızla satın alabilecek, düzenlenen etkinliklere yine avatarımızla katılabilecek, evrenler arası seyahat edebilecek hatta kendimize ait bir evren inşa edebileceğiz.

Bunların hepsi kulağa bilim kurgu filmi gibi gelse de yakın bir gelecekte gerçeğe dönecek. Ancak burada pek çok kişiyi korkutan bir konu var: Marc Zuckerberg’in çok da parlak olmayan geçmişi.

Bilindiği gibi Zuckerberg, güven sarsan olaylarla gündeme gelmiş biri. Kullanıcı bilgilerini, seçimleri etkileyecek kadar etik dışı olaylar için kullandığı biliniyor. Hatta şirketin adının Meta olarak değiştirilmesi bile geçmişte adının karıştığı negatif olayların silinmesi için yapılan bir algı çalışması.

Daha önce bilgilerimiz üzerinden kirli oyunlar oynayan birine, kanlı canlı hâlimizin birebir sanal versiyonunu emanet etmek ne kadar güvenli? Kim bilir o zaman bizlerden nasıl fayda sağlanacak, nelere alet olacağız? Bilmiyoruz.

Bunlar, işin korkutan kısmı ancak bugün bile milyarlarca insan Facebook ya da Instagram kullanmaya devam ettiğine göre istesek de istemesek de bu korkularla Meta’nın da bir parçası olma ihtimalimiz yüksek.

Metaverse’ün parçası olmadan da olur mu?

Gelecek Metaverse’e gidiyorsa biz de onun er ya da geç bir parçası olacağız. Hatta ilk olarak Zuckerberg gibi milyarlarca insana ulaşacak güçte biri tarafından deneyimleyeceğiz. Maalesef böylesi güzel bir teknolojiyi önce yanlış eller geliştirip bizi adapte edecek gibi duruyor.

Belki de Meta, Facebook’un sanal gerçeklik dünyası olacak ve biz de onun ayrılmaz parçaları olacağız. Bu konuda neler yaşayacağımızı yalnız zaman gösterebilir.

Metaverse, İnternet 3.0’ı getirecek mi?

Geldik en can alıcı sorulardan birine! Bu sorunun yanıtını ‘evet’ olarak yanıtlayan bilir kişilerin sayısı bir hayli fazla. Fakat elle tutulur bir gelişme söz konusu değil.

İnternet 3.0, blokzincir gibi merkeziyetsiz ve dağıtık bir sistem üzerine kurulu olacak. Bu sebeple Metaverse ile gelmesi mümkün hatta bu 3.0’da kripto paraların ekonomik açıdan mihenk taşı olması da mümkün. İmkânsız değil, zor değil ancak henüz gerçeklik kazanmadı. Bunu da her şey gibi zamanla göreceğiz.

Ne kadar zamana ihtiyacımız var derseniz, muhtemelen 1-2 yıla şekillenecek bir durum söz konusu değil. Daha uzun bir vakte ihtiyacımız var; çok yakın değil ama çok uzak da değil.

İşin özü; hızlı akan zaman içerisinde göz açıp kapayıncaya kadar sanal avatarınızı, Mars’ta parti düzenlerken bulmanız mümkün.

 

Bu içerik en son 26 Ekim 2022 tarihinde güncellenmiştir.

Paribu

Türkiye’nin alanında öncü teknoloji şirketi ve lider kripto para işlem platformu.

 

MOBİL UYGULAMAMIZI İNDİRİN